Ad

fitoterapi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
fitoterapi etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Eczacıların Bitkisel Ürünler Hakkında Davranışlarının Değerlendirilmesi

Eczanelerde ilaç dışında bitkisel ürünlerin yer alması ve eczanelerin insanlar tarafından güvenilir bulunması sebebiyle eczaneler bitkisel ürünlerin satışında tercih edilmektedir. Bu kapsamda Türkiye’de eczanelerde yer alan bitkisel ürünler incelendiğinde Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsat verilmiş 52 bitkisel ilaç varken, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından onay verilen 51 bitkisel içerikli ürün bulunmaktadır. Türkiye’de satılan bitkisel ürünler hem içerik bakımından hem de reçeteli veya reçetesiz satışları bakımından önemli farklılık göstermektedir. Satışı yapılan bitkisel ürünlerin bir kısmı hekim reçetesiyle temin edilebilirken bir kısmı ise reçeteye tabi değildir.

Bitkisel ürünler genellikle düşük riskli olarak algılansa da potansiyel sağlık riskleri bulunabilir ve toksik etki gösterebilir. Bitkinin içeriğinde yer alan fitokimyasalların veya metabolitlerin toksik etkili olması, tağşiş durumu, çevresel kirleticiler ve mikroorganizma kontaminasyonları bitkisel ürünlerin toksisitesinde önemli etmenlerdir.

Fitoterapi, aromaterapi ve tıbbı aromatik bitkiler

Bitkisel ürünlerle ilgili yapılan araştırmalar incelendiğinde bu araştırmalar genellikle tamamlayıcı tıp başlığı içerisinde "fitoterapi, aromaterapi ve tıbbı aromatik bitkiler" bünyesinde incelenmektedir.

Bu kapsamda kullanılan bitkisel ürünler hakkında hekim ve eczacının bilgilendirilmesi gereklidir. Özellikle bitkisel ürünlerde doğru bitki, standardizasyon, uygun doz, ürünün kullanım süresi ve riskli gruplarda kullanımı çok önemlidir. Aynı zamanda diğer önemli bir konu ise bitki-ilaç etkileşimleridir. Bitki-ilaç etkileşimleri güvenlik sorunu oluşturmaktadır. Bitkisel ürünler genellikle birden fazla madde ihtiva etmekte olup sentetik ilaçlar ile arasındaki etkileşimler, farmakokinetik ve/veya farmakodinamik olarak gözlenmektedir. Dolayısıyla bitkiler kullanılan ilacın emilimi, dağılımı, metabolizması ve atılımı üzerinde farklılıklara yol açabilir. Bitki-ilaç etkileşimi sonucunda hasta üzerinde beklenen terapötik etki görülmeyebilir. Bitkiler ile ilaçlar arasındaki potansiyel etkileşimler hakkında bilgi eksikliği hastaların güvenliği açısından tehlikeli bir durumdur. Bitki-ilaç eş zamanlı tüketimi ve bitki-ilaç etkileşimleri zararlı etkilere ve ölümcül sonuçlara neden olabilir.

Sonuçlar

Eczacıların %54,3’ü bitkisel ürünleri sıklıkla sattığını bildirmiştir. Eczacılar bitkisel içerikli ürünleri %61,4 oranı ile bağışıklık sistemini destekleme amaçlı satmaktadır. Eczanelerdeki bitkisel ürünlerin %51,4'ünün pediatrik hasta grubu için tercih edildiği görülmüştür. 

Eczacıların %45,7’sinin bitkisel ürünler hakkında ürün satış temsilcilerinden bilgi aldığı ve %41,4’ünün fitofarmakovijilans kavramını daha önce duymadığı tespit edilmiştir. Araştırmada eczacıların %92,9’u bitkisel ürünlerin güvenliği hakkında endişe duyarken, %95,7’si bitkisel ürünler ile ilgili yasal düzenlemeleri yetersiz bulmuştur. 

Sonuç olarak serbest eczacılar bitkisel ürünler hakkında hastalara doğru tavsiyelerde bulunmalı ve bu konuda güçlü bir bilgi birikimine sahip olmalıdır. Eczacıların bitkisel ürünlerle ilgili güncel donanıma sahip olmaları için meslek içi eğitimler planlanmalıdır. Bitkisel ürünlerle ilgili yasal düzenlemeler sorumlu otoriteler tarafından daha ayrıntılı yapılmalıdır.

Fitofarmakovijilans (fitovijilans); “bitkilerin kullanımına bağlı istenmeyen etkilerin ve diğer muhtemel sorunların saptanması, değerlendirilmesi, tanımlanması ve önlenmesi ile ilgili bilimsel çalışmaları” kapsayan bir terim olarak tarif edilmektedir.

Makale: https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/3444076



Tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanım tarihçesi

Tıbbi ve aromatik bitkilerin tarihi insanlık tarihi kadar eskidir. Hakkâri’nin güneyinde Kuzey Irak’ın kuzey sınırında bulunan Şanidar mağarasında Neanderthal insana ait iskeletlerin bulunduğu mezarlarda tıbbi ve aromatik bitkilere ait polenlere bolca rastlanmış olması M.Ö. 50.000 yıllarında o bölgede tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanıldığının kanıtı olarak gösterilmektedir. Son 5000 yıllık dünya tarihinde bütün uygar kavimlerin bıraktığı eserler bitkileri hastalıkların tedavisinde kullandıklarına işaret etmektedir. Bunlar arasında Asurluları, Sümerleri, Hititleri, eski Mısırlıları ve daha yakın zamanlarda Roma, Grek, Bizans ve Osmanlı medeniyetlerini sayabiliriz. Geleneksel Çin Tıbbi ile Hindistan alt kıtasında hüküm süren Ayurveda, Siddha ve Yunani tıp sistemleri de çok köklü bir geçmişe sahiptir (www.derki.com).

“Pontos Kralı Mithridates (MÖ 132-63) zehirlenmelere karşı panzehir olarak hazırladığı (terkibinde 48 drog bulunuyordu) ilaçlarla çok ünlenmişti. Mithridates'in ilaçları sonradan Tiryak (Theriacd) adıyla meşhur olmuştur.

1539'da Kanuni Sultan Süleyman tarafından annesi Hafize Sultan adına Manisa'da yaptırılan darüşşifanın ilk başhekimi olan Merkez Efendi tarafından yapılıp halka dağıtılan 'Mesir Macunu' da bir nevi tiryak idi ve yapısında 41 farklı drog bulunuyordu.

Sümerlilerin başını çektiği Eski Mezopotamya tıbbında tedavide sihirli sayıların gücüne inanılır, 3 ve 7'nin katlan bu amaçla çok tercih edilirdi. Eski Mısırlılar, tıbbi ve aromatik bitkilerin kullanımı konusunda oldukça ileri bir seviyeye ulaşmışlardır. Örneğin 1872 yılında Ebers tarafından keşfedilen ve MÖ 1550 yılına ait olduğu tahmin edilen bir papirüste 450 kadar hastalıktan ve bu hastalıkların tedavisinde kullanılan bitkisel ve hayvansal ilaçlardan bahsedilmektedir.

Modern tıbbın kurucusu sayılan Hippokrates (MÖ 460-377) külliyatında 236 tür tıbbî bitkiden ayrıntılı olarak bahsetmektedir. Eski Yunan tıbbini devam ettiren Roma İmparatorluğu döneminde Plinus (MS 23-79), Dioscorides (MS 40-90) ve Galenos (MS 129-199) gibi dünyaca ünlü tıp hekimleri yetişmiştir. Galenos, bitkilerden ilaçların nasıl hazırlanacağını tarif etmiş ve bunlara 'Galenik preparartlar' denilmiştir.

Tıbbi Ve Aromatik Bitkiler Ve Homeopati
18. yüzyıla gelindiğinde en önemli tıbbi uygulamalardan birisi de homeopati olmuştur. Homeopati ilk defa Samuel Hahnemann (1755-1843) tarafından bilimsel olarak araştırılmaya başlanmıştır, Homeopatide temel yaklaşım; her bir hastalığın gözle fark edilebilen belirtileri vardır ve bu hastalık bu belirtileri sağlıklı insanlarda doğal olarak gösteren bitkilerle tedavi edilebilir. Örneğin soğan doğranırken doğal olarak gözler yaşarır. İşte, göz yaşarması şeklinde belirtiler veren bir hastalığın tedavisinde de soğan kullanılır. Yine, ısırgan otu ciltte tahriş yapar; homeopatik ilaç olarak ta cilt tahrişlerine iyi gelir (BAŞER, 1997).

Fitoterapi ve Aromaterapi
Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) tarifine göre bitkisel ilaç; bitkisel drog ve karışımlarını olduğu gibi veya değişik preparatları halinde biyoaktif madde olarak taşıyan tıbbi ürünler veya müstahzarlardır. Tıbbi ve aromatik bitkiler ve bitkisel ilaçlar kullanılarak yapılan tedaviye 'Bitkilerle Tedavi' anlamında 'Fitoterapi' denilmektedir. Bu terim ilk olarak Fransız hekim Henri Lecreck (1870-1955) tarafından kullanılmıştır. Modem tıp ile geleneksel tıp arasında önemli bir köprü görevi gören fitoterapi, insan sağlığı hususunda en ucuz ve en sağlıklı tedavi şekillerini araştırmaktadır.

20. yüzyılda bitkisel ilaçlar ve geleneksel tıp hekimliği uygulamaları yeniden büyük önem kazanmaya başlamış, örneğin ünlü bitki bilimci Alferd Vogel (1902-1996) 1952 yılında yayınlandığı "the Nature Doctor “adlı kitabında doğada her şeyin bir denge halinde olduğunu, bu nedenle hemen yanı başımızdaki bitkileri kullanarak doğal tedavi yöntemleriyle kendi kendimizin doktoru olması gerektiğini söylemiştir.” (BAŞER, 1997)

Ateşin bulunması gibi doğal unsurlar keşfedildikçe yine doğal bir unsur olan bitkilerde de hem ilaç hem besin açısından bir arayış olmuştur. Fakat bunun akabinde gelişen teknoloji ile bitkilerin yerine geçebilecek sentetik ve kimyasal maddeler bitkisel kullanımı azaltmıştır. Yine bunun akabinde doğal olmayan unsurların hayatımıza kattıkça bir şeylerin değiştiğini fark etmiş ve sonuçta doğaya dönüş başlamıştır. Bilim dünyası teknik ve teknolojik gelişmeler kat etmesiyle gelişmiş ülkelerin doğal bitki kaynaklarına talebi artacaktır. Doğal kaynaklara olan talep ile eczacılık, peyzaj, ilaç, kozmetik, parfümeri ve gıda sektörlerinde bitkisel ürünlere olan talep sürekli artış göstermektedir. Bu eğilim “Doğaya Dönüş”, “Yeşil Dalga”, ”yeşil-doğal hayat” ve “Yeşil Devrim” gibi sloganlar ile ifade edilmekte ve önemi vurgulanmaktadır.

Tıbbi ve aromatik bitkiler baharat, ilaç sanayi, meşrubat, parfüm, sabun, şekerleme, kozmetik(krem..vb), diş ve şifalı macunlar, şifalı ve dinlendirici çay imalatı, esans, aroma (hoş koku), vb. gibi birçok alanda kullanılmaktadır.

Çeşitli deneme yanılma yolları ve hayvanları izleme yöntemleri bitkilerin çiçek, meyve, tohum, sap, yaprak, kök, kabuk gibi değişik organ ve parçalarını çiğneyerek, tadından ve kokusundan onların faydası veya zehirliliği konusunda bilgilenmeleri, kullanmaları, toplamaları, biyoaktif maddeleri içeren bileşenleri tespit ile çeşitli ilaçlar elde etmişlerdir.  Bunun sonucu bitkiler hem temel besin hem de ilk ilaç kaynağı olmuştur.

  1. Baydar, H.  Tıbbi Aromatik Ve Keyf Bitkileri Bilimi Ve Teknolojisi Süleyman Demirel Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Yayın No:51, Isparta, 2007
  2. Başer, H.C., Tıbbi ve aromatik bitki Ve Baharatların Dünyada Ve Türkiye’de Ki Ticareti Ve Talep Durumu”, Tarım Orman Ve Köyişleri Bakanlığı Dergisi, 53 (1990), 18-22
  3. Başer, H.C.,Sustainable Wild Harvesting Of Medicinal And Aromatic Plants: An Educational Aprroach, Harvesting On Non-Wood Forest Products, Seminar Proceedings, Menemen-İzmir, Turkey, 2000
  4. Baytop, T., Anadolu Dağlarında 50 Yıl (1944-1998), İstanbul,1998
  5. Toksoy, D., Gümüş, C., Ayyıldız, H., , Türkiye’de Orman Kaynaklarının Durumu Ve Tıbbi ve aromatik bitkilerin Ticareti Üzerine Bir Değerlendirme, Orman Ve Ekonomi Dergisi, 8 (2003), 7-14


Bu yayın Ankara Sincan- Besler Şifa Atölyesinde hazırlanmıştır.

Haricen Ve Dâhilen kullanmak ne demektir?

Tıbbi ve Aromatik Bitkiler kullanımı genel olarak 2’ye ayrılır. Bitkilerle tedavi edici etken maddesinden (drog) faydalanarak “fitoterapi” ve kokusu tadı gibi aroması ile faydasına başvurulan “aromaterapi” olarak ayrılabilmektedir. Hem fitoterapide hem de aromaterapide droglar; haricen veya dâhilen kullanılmaktadır.

Dâhilen Kullanmak nedir?

Dâhilen kullanılan ilaçlar çay, hap, çiğ, macun, şurup ve toz şeklinde hazırlanmakta olup daha çok çay şeklinde tüketilmektedir. Tedavide kullanılan bu çaylar infüzyon, dekoksiyon veya soğuk maserasyon şeklinde hazırlanmaktadır.

Haricen Kullanmak nedir?

İlâçlar için yutulmadan, vücuda dışarıdan uygulanmak suretiyle kullanılır anlamındadır. Diğer bir anlamda merhem, krem gibi ürünlerin üstünde yazan ve bunları derinin dışından tatbik etmenizi yememenizi öğütleyen uyarıdır.

Besler Şifa Atölyesi, Ankara Sincan'da faaliyetlerine devam etmektedir.



Güdül İçin Tıbbi ve Aromatik Bitkiler

Hiç yorum yok 0

Genç Lokman Hekimlerin Şifa Kapısı Projesi ekibi olarak güdül ve çevresinde araştırmalar yaptık ve literatürü araştırdık. Bu civarda yetişebilecek 23 tıbbi ve aromatik bitki üzerinde duracağız.

Tavsiyelerimiz çok üretim yanında çoklu üretim olduğunu da unutmayalım Permakültür ile tıbbi ve aromatik bitkilerin her bahçede yetiştirilebileceğini savunuyoruz. Tabi bu türler tarla, küçük aile çiftlikleri, bahçe ve bostanlar için uygun olduğunu belirtmek isteriz.

Daha çok üretici üretebilsin ve daha çok tüketici aracısız bu ürünlere ulaşabilsin diye tıbbi ve aromatik bitkilerin balkonda da üretimi savunuyoruz.

Adaçayı, kekik, lavanta, fesleğen, nane, oğulotu, altınotu, aynısefa, kuşburnu, rezene, anason, kimyon, kişniş, kökboya, safran, aspir, çemen, ekinezya, çörekotu, sarı kantaron, biberiye, mercanköşk, çuha çiçeği olmak üzere Sakinşehir Güdür'de yetişmesi mümkün 23 bitkiyi sıralayabiliriz.

Genç Lokman Hekimlerin Şifa Kapısı Projesinin ilk eğitimi Ankara çevresi ve özellikle Güdül ilçesine uygun bitkilerin yetiştirilme teknikleri, piyasa durumları ve kıymetlendirilmesi eğitimi verildi. Eğitimler Doç. Dr. Sabri Erbaş, Serhat Erbaş ve Mustafa Çetin tarafından 11 ayrı ders olarak verildi. Eğitimler ücretsiz yapılmış ve katılım belgesi verilmiştir.

Eğitim tarihleri 15 Şubat-15 Mart 2021 arasında 11 ders olarak belirlenmiştir. Bu eğitim 300 kişi ile çevrimiçi olarak verilmiştir. Boyar Itri ve Tıbbi Bitkiler Yetiştirilmesi ve Kıymetlendirilmesi (BITKI) Eğitimleri daha sonra tıbbi ve aromatik bitkiler sektörü ve arazi programlarıyla devam etti.

1.    Adaçayı çeşitleri: Çok yıllık, bakımı kolay, hastalıklara dirençli adaçayı çeşitleri Güdül’ün bahçe ve bostanlarında yerlerini alabilir. 

2.     Altınotu (Ölmez çiçek): Altın otu yani Helichrysum, "ölümsüz" veya "sonsuz" anlamına gelen çiçekli bir bitkinin Latince adıdır.Egzotik, baharatlı kokusuyla ünlü birçok parfüm üreticisi, ürünlerinde helichrysum kullanır.Helichrysum yağı, genellikle sakinleştirici, rahatlatıcı ve ruh hali üzerinde dengeleyici etkileri olduğu bilinen ester adı verilen kimyasal bir gruptan oluşur.Uçucu yağı, iltihap önleyici, mantar önleyici ve bakteri önleyici özellikler gibi büyük tıbbi değere sahiptir. Lekelerin, ince çizgilerin iyileşmesine yardımcı olur ve ayrıca kırışıklıklar, sivilceler üzerinde etkilidir.

3.   Anason: Ülkemizde ve tüm Akdeniz ülkelerinde tarımı yapılmaktadır. Özellikle Burdur, Balıkesir ve  İzmir'de yetiştirilir. Tohumundan, yağından faydalanılabilir. Balgam söktürücü, süt artırıcı, gaz şişkinlikleri, astım ve bronşit tedavilerinde kullanılır.

4.   Aspir: Aspir eski bir tarım bitkisidir. Aspirden boya maddesi olarak yararlanılmaktaydı. Çeşitleri bulunur. Güçlü bir peklik gidericidir. Yüksek kolesterol ve damar sertliği için önleyici olarak kullanılır. Ülkemizde Amasya, Yozgat, Kayseri, Elazığ, Isparta ve Siirt çevresinde 1300 metreye dek yetişmektedir. Yapraklarından, çiçeklerinden, tohumundan ve tohumundan yapılan yağdan faydalanılır.

5.     Aynısafa: Çok yönlü kullanımları olan, sarı-turuncu çiçekleriyle dekoratif görünüme sahip, çok kolay yetişten bir şifalı bitkidir. Yaprakları taze veya kurutulmuş olarak kullanılır. Yaprak ve çiçeklerinden yapılan merhem çok çeşitli cilt sorunlarına karşı etkilidir. Aynısafa aynı zamanda, domates başta olmak üzere yakınındaki ana mahsulleri mantar ve diğer zararlılardan koruma özelliğine sahiptir. Bizler deneyimlerimizde aynısafanın yabani otları da baskıladığını, bulunduğu alanda ayrık otunu bile bastırdığını gözlemledik.

6.     Biberiye: Ege ve Akdeniz bölgelerinde olduğu kadar rahat gelişmese de, yine çok yıllık ve dekoratif bir bitki olarak Güdül’de bahçelerde ek mahsul olarak yetiştirilebilir. Bol miktarda çıkan ince yaprakları kurutularak baharat olarak kullanılır.  Bol C vitamini içerir. Bağışıklığı güçlendirici özelliği vardır.

7.   Çemen, (Trigonella foenum graecum): Diğer bir adı çimen veya boyotudur. Çemen adıyla pastırma çevresinde kullanılır. Kekik, tavşancıotu ve kırlangıç otu ile birlikte "sevgi iksiri" olarak anılır. Tıbbi olarak göğüs yumuşatır. Karaciğer ve böbrek hastalıkları da başta olmak üzere bir çok alanda kullanılabilir.

8. Çörekotu, çok eskiden beri bilinen kültür bitkisidir. Soğuğa, sıcağa ve susuzluğa dayanıklığı olduğundan Ankara ve çevresinde kaliteli ve yüksek verim alınabilir. Baharat, kesme çiçek, ilaç sanayisi, kozmetik ve yağ olarak kullanımı bulunmaktadır. Anavatanı ülkemiz olan çörekotu dışalım talepleri artmaktadır. İşleme kolaylığı ve pazar talebinin artış avantajları dikkate alındığında karlı bir üretim olarak değerlendirilmektedir.

9.   Ekinezya, Asıl vatanı Kuzey Amerika'nın ortası ve güney doğusudur. Çok eski zamanlarda Kızılderililer tarafından yaralarına ezilerek kullanılmaktadır. Tıbbi alanı geniştir. Bitkinin tümü kullanılır. Çiçek verdiği müddetçe yani hazirandan ekime kadar açar bu dönemler toplanabilir.Ekinezya iç ve dış enfeksiyonlar başta olmak üzere Ms ve AIDS gibi bir çok hastalıkta kullanılmaktadır.

 10.  Kekik (Thymus) çeşitleri: Güdül doğasında ‘limon kekiği’ gibi pek çok çeşidi bulunan, bakım isteği az, zararlısı olmayan, çok yıllık bir bitkidir. Bahçelerde ana veya yan ürün olarak değerlendirilebilir.

 11.  Kimyon: Anavatanı Doğu Akdeniz Kıyılarıdır. Dezenfektan olarak çıbanlarda, cilt hastalıklarında, yanıklarda, kulak ve diş ağrılarında kullanılır. Aynı zamanda gaz söktürücü, sindirim bozukluklarını tedavi edicidir. Ülkemizde en çok Konya, Ankara ve Eskişehir'de yetiştirilir.

 12.  Kişniş: İçeriğindeki linalool etken madde nedeniyle önemli düzeyde antioksidan, antikanser, antimikrobiyal ve antienflamatuar aktivite gösteren kişniş, tek yıllık bir bitki olup, genelde tropikal bir iklim bitkisi olarak bilinse de geniş bir adaptasyon yeteneğine sahiptir. Bitkinin tohumları iştah açıcı, gaz söktürücü, hazmı kolaylaştıcı olarak kullanılmaktadır.

 13.  Kokulu menekşe ve çuhaçiçeği: Büyük alanlarda yetiştirilmesi verilmli olmasa bile, gölgeyi sevmeleri ve çok erken dönemde (Mart) hasat edilebilmeleriyle öne çıkan iki şifalı bitkidir. Kurutumuş çiçek ve yaprakları tıbbi değer taşır. Evlerin kuzey cephelerinde, bahçelerin gölgede kalan ve sulak kısımlarında denenebilir.  

 14.  Kökboya: Anavatanı Güney Avrupa, Anadolu, Doğu Akdeniz Kıyıları ve Asya'dır. Köklerinden boya olarak faydalanılır. Aynı zamanda böbrek taşları, kansızlık, kemik veremi hastalıklarında kullanılır. Ülkemizde yaklaşık 1500 metreye kadar yetiştirilebilir.Kumlu, balçıklı, humuslu, ıslak olmayan nemli toprakları sever.

 15.  Kuşburnu: Gülgiller familyasındandır. Boyu 3-4 metreye kadar uzayabilir. Yol kenarları, çimenlikler ve tepeliklerde yabani olarak yetişir.

 16.  Lavanta: Sevilen bir aromatik bitki olarak pazarı bulunduğunda büyük ölçekte de üretilebilecek bir aromatik bitkidir. Hoş kousu ve cilde yararlı özellikleriyle kozmetik değeri yüksektir. Sulama ihtiyacı çok azdır ve zararlısı neredeyse hiç yoktur. Bizler daha çok bahçe ve bostanlarda küçük ölçekte ve zararlıları uzaklaştırmak için yardımcı bitki olarak kullanılmasını öneriyoruz.

 17.  Melisa (oğulotu): Çok yıllık, yapraklarından yılda dört-beş kez hasat alınabilen, kurutularak değerlendirebilen bir bitkidir. Kolay yetişir ve yazın sulama ihtiyacı orta düzeydedir. Güdül doğasında yabani çeşitleri de mevcuttur. Uyku verici ve sakinleştirici özellikleriyle, lezzetli çayı sevilerek tüketilir.

 18.  Mercanköşk / bilye kekik (Oregano) çeşitleri: Güveyçiçeği olarak bilinen çeşidi Güdül’de yabani olarak da yetişen çok yıllık bir aromatik bitkidir. Kekik gibi kurutularak baharat olarak kullanılır.

 19.  Nane: Nane ekilen alanın büyüklüğü açısından muhtemelen bugün dünyadaki en önemli ticari aromatik bitkidir. Nane yaprakları karakteristik, tatlımsı, güçlü bir kokuya ve aromatik, sıcak, keskin ve serinletici bir tada sahiptir. Esansiyel yağları M. Piperita menton, izomentonun ve mentolün farklı izomerlerinin baskınlığı ile karakterize edilir. Nane yağı, sakızlar, şekerlemeler, dondurmalar, tatlılar, unlu mamuller, tütün ve alkollü içeceklerin tatlandırılmasında geniş uygulama alanı bulmaktadır. Farmasötik ve oral preparatların tatlandırılmasında da sıklıkla kullanılır. Aromaterapi de ise sinuzit, mide ve sindirim sistemi üzerinde spazm önleyici ve sakinleştirici, bulantı tedavisinde klinik çalışmalar ile ispatlanmış bir çok fayda içermektedir.

 20.  Reyhan / fesleğen: Tek yıllık olmasına karşın çok kolay yetişmesiyle ve tarım zararlılarını uzak tutmasıyla değer kazanan, yaprakları baharat olarak kullanılan bir bitkidir. Bahçe ve bostanlarda ek ürün olarak rahatlıkla yetiştirilebilir.

 21.  Rezene: Sütü artırdığı, böbrek hastalıklarına iyi geldiği bilinir. Balgam ve idrar söktürücü, iştah açıcı, sindirimi kolaylaştırıcı olarak kullanılır. Ülkemizde Ege ve Akdeniz bölgelerinde tarımı yapılır. Çok nemli olmayan, humuslu, kumlu balçıklı toprakları sever.

 22.  Safran: Soğanlı bir bitki olan safran, iki veya çok yıllık otsu bir tıbbi aromatik bitkidir. Ülkemizin çeşitli bölgelerinde yaşanan iklim safran tarımı için uygun olup, safran kuraklığa ve soğuğa dayanıklı bir bitkidir. Ticarete konu olan kısmı safran çiçeğinin dişi organlarının stigmasıdır. Diüretik, ağrı kesici, iltihap kurutucu, karaciğer koruyucu, iştah baskılayıcı, uykusuzluk giderici, antidepresan etkileri olduğu bilinmektedir.

 23.  Sarı kantaron: (Hypericum perforatum L.) Kılıç otu olarak bilinir ve açık yaraların iyileşmesinde tercih edilir. Özellikle cilt sorunlarının çözümü için kullanılan Sarı Kantaron bitkisi ruh sağlığı üzerinde de olumlu etkiye sahiptir. Yağ, çay veya tentür olarak kullanılır. Güneşe çıkarken tavsiye edilmez.

Genç Lokman Hekimlerin Şifa Kapısı Projesi 15 Şubat 2021- 15 Ocak 2022 tarihlerinde yürütülmüştür. Yeni GEFSGP projemiz kabul olursa bu bitkilerden yeni ürünler elde etme üzerine çalışacağız.

Bu yayın Mustafa Çetin ve Zeliha Güreşen, Emine Badır Efiloğlu, Huri Akgüngör, Didem Karabaş, Merve Güngör ve tarafından hazırlanmıştır.

© www.beslersifa.com | Her hakkı sağlıklıdır.
Coded by @suleymancetinx | ile yapılmıştır.